Damla'nın son zamanlardaki favorisi. Konu fareler olunca ben pek sevmesem de minik kitap kurdu çok keyifli vakit geçiriyor.
Gülsen Hanım her sonbahar aynı dertle uğraşıyordu: fareler. Ortalığı pisleten, herşeyi kemiren bu mikrop dolu hayvanlara dayanamıyordu. (Aynı ben) Bütün delikleri tıkasa bile fareler içeri girmenin bir yolunu buluyor, kilerdeki yiyecekleri yiyorlardı. Gülsen Hanım fare kapanı kurmayı dener, fare zehrini dener, hatta yavru bir kedi bile alır. Ama hiçbir şey fayda etmez. Sonunda Gülsen Hanım şehre taşınmaya karar verir, bir apartmanda dördüncü kata taşınır. Artık farelerden kurtulmuştur ama şehirde bahçesi yoktur, kuşların cıvıldadığı elma ağacı da. Bir gün parkta kuşları beslerken aslında farelerin de aç olduklarından dolayı evini istila ettiğini anlar ve hemen evine döner. Onlara evinin yanındaki minik kulübede yer yapar, arada yemek koyar. Böylelikle birlikte yaşamayı öğrenirler.
Yazıları uzun ama resimleri çok güzel bir kitap. Fareler öyle güzel resmedilmiş ki, bebek arabalı fareler, iskambil oynayan fareler, halay çeken fareler... Resimleri o kadar beğendim ki Helga Bansch 'ın resmettiği diğer kitapları da hemen almaya karar verdim.
Bu kadar fare gördükten sonra fare yapmasak olmazdı :) Huni şeklinde kestiğiniz kartonu yapıştırın. Bu yaramaz farenin kuyruğu şönil, bıyığı eva, burnu da ponpondan.
9 Mart 2015 Pazartesi
Yaramaz Fareler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder